Web sitemiz, daha iyi bir deneyim için çerezler kullanmaktadır. Kullanımı kabul ediyorsanız, 'Kabul Et' butonuna tıklayın.
3 Ekim 2025
Devlet Memurları Konfederasyonu (DMK), kamu çalışanlarının haklarını ilgilendiren toplu sözleşme sürecinin beklentileri karşılamadığını vurgulayarak, bundan sonraki sorumluluğun TBMM’de olduğunu açıkladı.
DMK’dan yapılan açıklamada, “Toplu sözleşme tiyatrosu sona erdi. Artık görev Meclis’te. Kamu çalışanlarının gelecek iki yılı için TBMM’yi göreve davet ediyoruz. Haklarımız için, emeğimiz için, geleceğimiz için birlikte ses yükseltiyoruz. Çünkü biz, emeğin ve alın terinin onurunu savunuyoruz.” ifadeleri yer aldı.
TÜİK’in açıkladığı Eylül 2025 enflasyon verilerine göre; Aylık enflasyon: %3,23 Yıllık enflasyon: %33,29 Bu rakamlarla birlikte üç aylık kümülatif enflasyon %7,5’e ulaştı. Memurların Temmuz ayında aldığı %5’lik maaş artışı daha yılın ilk üç ayında eridi! Devlet Memurları Konfederasyonu olarak, bu duruma dikkat çekmek için “ekmek arası balık kraker” yiyerek sembolik bir tepki gösterdi.
Konfederasyon ayrıca, İsrail’in Gazze’de uyguladığı zulme karşı yola çıkan Küresel Sumud Filosuna da destek verdi. Açıklamada, “Gazze’ye nefes, insanlığa umut olmak için yola çıkan Küresel Sumud Filosunu selamlıyoruz. Mazlumların yanında, zalimlerin karşısında olmayı sürdüreceğiz.” denildi.
Genç Eğitim Sendikası adına ayrıca bir açıklama yapan Genel Başkanımız Mehmet Fatih Arslan:
"Mesele yalnızca ekmek değil, aynı zamanda onur meselesidir. Adalet yalnız sofrada değil, görevde de gerekliyse, memur ve emeklinin hakkı da her alanda teslim edilmelidir. 3600 ek gösterge tüm kamu çalışanlarını kapsayacak şekilde hayata geçirilmeli, yıllardır torpil ve kayırmacılığın aracı haline getirilen mülakat uygulaması kökten kaldırılmalıdır. Sözleşmeli personel, belirsizlik içinde kölelik koşullarına mahkûm edilmeden, 1+1 yıl içinde kadroya alınmalıdır. Yardımcı hizmetler sınıfı tarihe karışmalı, yıllarca görmezden gelinen güvenlik görevlilerine yıpranma hakkı tanınmalıdır. Eğitim çalışanlarına ise yalnızca sembolik değil, hak ettiği ölçüde hazırlık ödeneği sağlanmalıdır.
Bizi bu hale getirenler bilsin: Sabır tükendi! TBMM derhal adım atmalı. Bütün bu talepler, bir lütuf değil; emeğin kutsallığının, alın terinin şerefinin gereğidir. Çünkü bu ülkenin gerçek yükünü sırtında taşıyanlar; sabahın karanlığında yollara düşen öğretmenler, gecenin soğuğunda görev yapan güvenlik görevlileri, yıllarını çocuklara adayan eğitimciler, ömrünü devlete hizmete vakfeden memurlardır. Onlara sadaka değil, haklarının teslimi gerekir.
Unutulmasın ki, emeğin hiçe sayıldığı yerde adalet olmaz; adaletin olmadığı yerde huzur ve kalkınma olmaz. Bir toplumun onuru, çalışanın hakkını teslim etmesiyle ölçülür. Biz, emeğin onurunu korumak için buradayız. Biz, yok sayılan milyonların sesi, görmezden gelinenlerin nefesiyiz." dedi.
© Copyright 2025, Tüm hakları saklıdır. UYS