Danıştay 12. Daire Başkanlığı 2021/6421 esas numaralı kararında, ilk kez %1 olarak karşımıza çıkan sendikal baraj hususunda 6. Dönem Toplu Sözleşme’nin, ”Kamu Görevlilerinin Geneline Yönelik Mali ve Sosyal Haklar” başlıklı İkinci Kısmının, ”Kamu Görevlilerinin Geneline Yönelik Toplu Sözleşme” başlıklı Birinci Bölümünün, ”Toplu Sözleşme İkramiyesi” başlıklı 23. maddesinin birinci fıkrasında yer alan, “375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 4 üncü maddesinde yer alan üyelik ödentisi kesilen kamu görevlilerine ibaresi, kamu görevlisi sendikasının kurulu olduğu hizmet kolundaki sendika üyesi olabilecek toplam kamu görevlisi sayısının en az %1’inden fazla sendika üyesi kaydeden sendikalara üyelik ödentisi kesilen kamu görevlilerine şeklinde … uygulanır.” ibaresinin iptaline karar vermişti.
Ardından sarı sendikaların baskısı ve meclisteki birinci parti vekillerinin desteğiyle %2 barajı ortaya çıktı. Sanırım, kıymetli vekillerimiz danıştayın baraj sınırını az bulduğunu düşünmüş olacak ki %2 barajının oluşması onlara mantıklı geldi. Biz bu mantığı kavrayamadık. Ardından bu sene Mart ayında, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi.
Bekleniyordu. Belliydi. Herkes biliyordu. Çünkü hukuka aykırıydı. Bir kez Danıştay iptal etmişti, vekiller deyim yerindeyse Danıştay kararını umursamamıştı. İkinci iptal Anayasa Mahkemesi Tarafından geldi. Ardından hepimiz seçim öncesi bu kararın ardından sarı sendikaların siyasi propagandalara alet olduğunu gördük. Bunu hep görüyorduk, bu sefer de yakıştıramadık.
Her şey yoluna girdi sanki derken, dün akşam komisyondan geçen öneride %1 barajı tekrar gündeme geldi. Danıştay iptal etmiş, Anayasa Mahkemesi iptal etmiş, Türkiye Cumhuriyeti Milletvekilleri tekrar meclise taşıyor. Komisyondan geçiyor. Ya bizim Milletvekillerimiz Anayasa Mahkemesini ve Danıştayı takmıyor ya da kanuni boşluklardan yararlanmak suretiyle sarı sendikalara ‘’yürü’’ diyor. Durumun örgütlenme özgürlüğünü engelleyerek, anılan şartı sağlamayan sendikalar yönünden üye kaybına sebebiyet vereceği, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun 28. maddesi gereğince, toplu sözleşme hükümlerinden yararlanılma konusunda, sendika üyesi memurlar arasında ayrım yapılamayacağı, toplu sözleşmelere yasaların mutlak emredici hükümlerine ve yasaklarına aykırı kural konulamayacağı, sendikalar arasında haksız rekabet oluşturacak, çoğulculuğu önleyecek şekilde müdahalelerin hakkaniyete uygun düşmeyeceği, dava konusu hükmün bazı sendikalar lehine avantaj sağlayıp, sendikal hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına yol açtığı herkes tarafından biliniyor.
Bizim maddelerden önce bu fırsatçı zihniyeti değiştirmemiz gerekiyor. Anayasa Mahkemesi ilgili maddeyi tekrar iptal edecektir. Ancak iptale kadar yine 8-12 ay geçecektir. Aynı süreci tekrar tekrar yaşamaktan sıkıldık. Hukuk nedir bilmeyen, eşitliğe inanmayan bu sendikalara üye olmayın. Kasasını doldurmak için her yola başvuranlara, emekçinin arkasında değil karşısında duran bu yapılara gereken cevabı gelin birlikte verelim. Artık haklı olanlar güçlü olsun, haksızların saltanatı yerin dibine girsin!