Üniversiteler, hayat pratiğinin teorisini ortaya koymak niyetiyle çalışmalar yapan kurumlardır. Bilimsel üretimlerin merkezleridir. Bu merkezi devlet yönetir, devlet destekler, devletin himayesi altında sürdürülebilir bir çalışma ortamı oluşturur. Biz sendikacılar ise bu oluşumun önemli paydaşlarından olan memurların özlük haklarını, mali kazanımlarını, anayasaya dayanarak savunma mekanizması oluştururuz. Türkiye’de yükselen problemlerden biri; siyasal erklerinin himayesine sığınarak oluşturdukları baskı araçları maalesef üniversitelerde saklanamayacak, gizlenemeyecek ve çalışanların motivasyonlarına geriye ket vurur bir hal almaya başlamıştır.
Son yıllarda ülkemizin içinde bulunduğu siyasi atmosferden oluşan kutuplaşma ile beraber, bu siyasi atmosferden beslenen bazı taraflar sendikacılığın hamasettinden ve ruhundan peyder pey uzak, hakkaniyet ve liyakat ilke ve duruşlarından uzak bir şekilde sadece kendileri için himaye olarak gördükleri siyasi partilere sıkı sıkıya bağlanmış, fanatizm devlet kadrolarında kol gezmeye başlamıştır. Mevzu dava olmaktan öte, makam haline gelmiştir. Devlet, makam koltuklarında oturanların keyifleri ne isterse yapmak için kullanabilecekleri bir mekanizma değildir. Sendikacılık ne siyasi partilerin politikalarını uygulamak ne de kendi üyeleri siyasi partilerin kitlesi değildir. Sendikacılığın temel fonksiyonu hem toplumun hem de üyelerinin hak ve hukukunu korumak ve geliştirmek için hukuk devletin içinde bir baskı aracıdır. Bu nedenle sendikacılık salt bir siyasi ideolojinin ve partinin paydaşı olmaz ve olamaz. Üniversite çalışanlarının anayasal hakkını kullanarak sendikal örgütlenme çalışmaları yaptığı için baskıya uğramak ve bunu görmezden hukuk devletine yarışmaz aksine toplumun anayasal hakkını korumak devletin meşruluk varlığıdır. Bizler verdiğimiz sendikal mücadelenin doğruluğunu rakip sendikalara hukuksuz bir şekilde bel altı vurarak ispatlamak hedefinde değiliz.
Biz bu memleketin evladıyız. Devlet nedir, bayrak nedir, toprak nedir biliriz. Bunları kitaplardan değil memleketin ta kendisi olan, toprağı elleriyle işleyen atalarımızdan öğrendik. Memleket, siyaset girdabının içerisinde kaybolamayacak kadar büyüktür. Ünvan sevdası uğruna oynanan oyunlara alet edilemeyecek kadar kutsaldır.
Bugün hüküm sürenlere yakın durarak, işlerini kolaylaştıranları yarın bu memleket affetmez. Bugün iftiralarla kumpaslarla yıldırılmaya çalışan sessiz çoğunluk artık aldanmaz. Gençlik, hiçbir zaman aldanmadı, gençlik aldanmaz! Etnik köken tanımlarıyla ayrıştırılan, dini maşa olarak kullanıp halkı manipüle etmek suretiyle üstünden geçinenlere dur demek lazım gelir.
Her kriz, yeni fikirler doğurur. Bu yeni fikirler arasından iktidara gelecek olan fikir, makul olandır. Halka ortalama, kriminal veya marjinal olmayan, halkı anlayan ve kültüre saygı duyan bir anlayış ortaya çıkar. Genç Eğitim Sendikası bu eksende kurulmuştur. Kurulduğu günden bugüne kurumlarda yediği baskılara rağmen çizgisini bozmamıştır. Suçu olmayan birisini ipe götürmekle tehdit edemezsiniz. Ölürse de haklı öleceğini bilir. Zalimlerle zalimce yaşamaktansa, mazlumlarla haklı bir idamı yeğler.
Kendi görev yaptığım kurumda Genel Başkan Yardımcısı olduğum sendika adına üye çalışması yapıyorum. Yıllardır aynı masada dirsek çürüttüğüm mesai arkadaşlarımla sendikacılık üzerine konuşmalar yapıyoruz. Dostluk, sendikal görüşe endeksli bir tavır mıdır bilinmez ama yıllardır görev yaptığım üniversitede dahi Rektör Hoca’ya ulaşan iftiralarla dolu şikayet metni Anadolu anlayışının getirdiği saygı makamını oldukça zedelemiştir. Kimseyi zorla sendikaya üye yapmadığımız gibi, zorla kendi sendikasından istifa ettirmek gibi bir çalışmayı kabul etmiyoruz. Kendi mevcudiyetimizi bildirmek vazifesini icra ederken dahi karşılaştığım bu tavrı hastalıklı bir bakış açısının ürünü olarak görüyorum. Başka bir sendikadan istifa ederek, hatta daha açık konuşayım malum ‘’sarı sendikadan’’ istifa etmek için form doldurup mutemete veren memur arkadaşlarımızın istifa formlarının gelen evrağa işlemeden önce istifa edeceği sendikaya bildirerek istifanın önüne geçilmek isteniyor. İstifa edene kadar bir sözüne kulak verilmeyen üyeye istifa etmemesi için türlü teklifler sunuluyor. Daha önce görüşme fırsatına erişemediği sendika temsilcileri tarafından telefonlar açılıyor. Boşuna demiyoruz, maalesef kendilerini dini sebeplerle yıkılmayan son kale olarak görenlerin üyeleriyle tek bağı üyelik aidatıdır. Aidatın kesilmesi mevzubahis olunca şapkalar öne alınır, il temsilcilikleri kulislerinde telaş hakim olur. Sendika güçtür, sendika paradır, sendika bu adamlar için dava değil, dolu banka hesaplarıdır. Yeni bir oluşumun filizlendiğini, gelecek vaad ettiğini görünce oluşan manasız çırpınışlar bundandır. Anlıyoruz, niyetiniz nedir biliyoruz. Bazen siz bile inanıyorsunuz söylediğiniz yalanlara, ama biz hiç inanmıyoruz!
Bizler ortaya koyduğumuz bu yeni fikirle, kendi odalarımızın bulunduğu koridorlardan başlayarak ateşlediğimiz meşaleyi tüm yurda yaymak hevesiyle çalışıyoruz. Tüm memlekete liyakata, adalete, hakkaniyete dayalı bir sendikal örgütlenmenin var olduğunu anlatma heyecanını yaşıyoruz. Kimlerin hangi koltukları işgal etmek niyetiyle bu baskıyı kurmaya çalıştıklarını biliyoruz. Ama unutulmasın, akıldan çıkmasın, biz bu memlekette sindirilebilecek olanlardan değiliz. Aksine yenilgilerle büyüyen bir zafere doğru ilerliyoruz.
Biz diyoruz ki;
Sendikacılık bir duruş meselesidir. Bir sendikanın konumu, iktidarın veya muhalefetin yakını olamaz, olmamalıdır. Bir sendikacı, işveren heyetinin teklifleriyle yavaşlayamaz, yavaşlamamalıdır. Bir sendika, siyasal zemine müdahale edemez, etmemelidir. Memura ne kadar yakınsa, siyasete o kadar uzak olmalıdır. Memur, üç beş kuruşla sınanmamalıdır; profesyonel ve ilkeli bir duruşla temsil edilmelidir. Biz, Türkiye sendikal zemininin kirli pazarlıklarla aşınmasından ve sendikal örgütlerin memur yararına işler yapmaktan kaçınmasından dolayı oluşan bu boşluğu sağlam bir felsefeyle temellendirme niyetindeyiz. Bugün çağın gerisinde olan anlayışı, çağın ötesine taşıma peşindeyiz. Gençlerin cesareti ve geçmişi hatırından çıkarmayanların tecrübesiyle çıktığımız bu yolda, memlekette katma değer oluşturma mücadelesindeyiz. Bütün hesapların farkındayız ve doğru adres elimizde sağlam adımlarla ilerliyoruz. Memleketi, bayrağı, toprağı seven herkese kapımızı açtık ve tüm memur camiasını kucaklayana kadar da bu kapıyı kapatmayacağız. GENÇ EĞİTİM SENDİKASINI ZİYARET ETMEKTEN VE HAYAL ETMEKTEN ÇEKİNMEYİN. GENÇ EĞİTİM SENDİKASININ TARAFINI SORUYORSUNUZ YA, BİZE KATILIN, MEMURUN TARAFINDA KALIN.
Genel Başkan Yardımcısı
Mehmet Fatih Arslan