Emek sömürüsü insanlık tarihi ile paraleldir ve hiçbir devirde popülerliğini yitirmemiştir.
Bunun en yaygın olduğu yıllarda yanı 1800’lerde işçiler 14-16 saat çalıştırılmakta ve tabi ki yaptıkları işlerin karşılığını alamamakta ilken 4 cesur insan bu gidişata bir son vermek icin insanları bilinçlendirmeye başladı. Tabi bunun öncesin de 1881 de “Örgütlü meslek ve emek birlikleri federasyonu” ilk mücadele fitilini ateşlemişti. yaptıkları eylemler zamanın kodamanlari ve hükümet işbirliği ile kanlı bastırılsa da vazgeçmediler.
velhasıl kelam 1 Mayıs 1886 yılında tarihte eşi benzeri görülmemiş bir işçi dayanışması yaşanmış tam 350 bin işçi (ki bu atanamayan sağlıkçı-öğretmen sayısından bile az) greve çıktı.
Tabi patronların hoşuna gitmeyen bu olay ülkede hayatı durdururken, siz misiniz greve çıkan diyen hükümet ve patron lobisi sokak ceteleri ile anlaşıp grevi kirmaya çalışmışlar. Çıkan kavgalar sonucunda 4 emekçi yaşamını yitirirken bu olayı hazmedemeyen paranın köleleri işten atmalara ve baskılara devam etmişler hatta 8 işçi hakkında idam İstemiyle dava açılmış.
Dört işçi lideri Albert PERSONS, Adolph FISCHER, George ENGEL ve August SPIES 1 Mayıs 1886 yılında 8 saatlik iş günü mücadelesinde önderlik yaptıkları için idam edilmiş. Tabi tarih bunu affetmemiş ve o zamanlardan bu zamanlara kadar isim değiştire değiştire 1 Mayıs Birlik ve Dayanışma günü olarak karşımıza çıkmıştır.
Tarih boyunca haklı, hak arayışına giren her kesim bu ve buna benzer baskılar yaşamıştır ama şimdi konuşulan onlara baskıları yapan değil bizzat onlardır. Bu hangi ırktan, hangi dinden, hangi mezhepten, hangi ülkeden olursa olsun farketmemistir. Haklının yanında duranı her zaman tarih altın harflerle yazmıştır.
Demem o ki dostlar örgütlü mücadelenin karşısında hiçbir güç ayakta duramaz ve er geç verilen mücadele size kazanımlar sağlar.
Zaman değişse de sömürü değişmedi özel sektörde sağlık hizmeti veren bütün arkadaşlarımızın nasıl bir emek sömürüsü yaşadığını bilmekteyim. Ücretli öğretmenlik adı altında insan onuruna sığmayacak bir ücret karşılığında çalıştırılan öğretmenlerin neler yaşadığını da bilmekteyim. Kalemlerin üzerine emeğiniz emanetimizdir yazıp cebinizdeki son kurusu sömurenleri de, kamuya alacakları üç-beş kişi icin sizin hayallerinizi sömürenleri de biliyor ve hep beraber görüyoruz.
Ben size grev yapın ortalığı yakın yıkın da demiyorum, sadece hakkınızı arayın istiyorum. Yüzde 95’i Müslüman olan bu güzel vatanımızda “haksızlık karşısında susan dilsiz seytandır” hadisine dört elle sarılıp hakkınızı arayın istiyorum. Gelin işçi ve emekçi abi-ablalarımız gibi birlik olalım bu ülkede atanamayan sağlıkçı, özelde sömürülen sağlıkçı, özel okul mağduru öğretmen, ücretli öğretmen vs.kalmasın. Gelin KAMU BİRLİĞİ KONFEDERASYONU çatısı altında kamuda çalışan, haksızlığa uğrayan, hak ettiği ücreti alayamayan herkesin sesi olalım.
Ben en başta bugün tatil olduğu halde çalışacak olan işçi ve emekçilerin, sonra geriye kalan bütün emekçilerin bayramını ve mücadelesini kutluyor ve yazımı Albert Persons’un idam edilmeden önce söylediği son sözler ile tamamlıyorum.
“Bütün dünya biliyor suçsuz olduğumu. Eğer asılırsam cani olduğumdan değil, emekçi olduğumdan asılacağım.”
Aras Ali Altıntaş
1 Mayıs üzerine…